
....SANA GELDİM....
Sunay KAKIL
Seni aldattığım kentlerin sayısını çoktan unuttum.Senden alamadığım,sende bulamadığım sevgiyi başka başka kentlerin koynunda aradım..Ne ki seni sevemeyen sevmesini bile beceremeyen GEBESKELİ başka başka kentleri nasıl sevsin ki..Gittim işte; Bazen bıçak sırtı yaşamaktan bıkıp usandığım için, bazen de güneş burda batıyorsa başka yerlerde mutlaka doğuyordur diye gittim.. Ama senden ayrılmanın ıstırabı hiçmi hiç peşimi bırakmadı. Yaşadığım yerlere sensizlik, tarif edilemez bir sızı olarak peşimden geldi. Kaçamadım senden..Gitme deseydin bana..Gitme deseydin bir kerecik gitmezdim elbette. Yo yo hayır, yanında kalsam yüzüme bile bakmayacaktın biliyorum. Ben senden uzaktayken seni senden fazla özledim hep. Her gidişimde; bir gün ağır yaralı ordusunu kaybetmiş asker gibi döneceğimi bile bile gittim..Hiç ama hiç gitmek istemedim ayrılmak istemedim senden. Hiç ama hiç dönüp gelmek istemedim sana.... Ben geldiğimde sen uyuyordun KÖYÜM.
Karlar yağıyordu üzerine. Su sesleri geliyordu Ören Deresi'nden, Çataktan ve ıssızlardan.. Bir köpek burnundan sıcak nefesler çıkararak geçip gitti yanabaşımdan. Ağır bir uyku gibi bilinç altıma yerleşmiş uğuldayan rüzgarın sesi, yerde biriken karlardan gelen ayak seslerime karışıp gidiyordu.. Ben sana geliyordum karşılıksız bir aşkı yaşayan YENİ YETMELER gibi... Gittiğim her yerde seni yaşadım. Hayalin gözümün önünden hiç silinmedi..
Çİse Gıranı,Köprüce,Karayalak başları ve onun ardından usulca başını kaldırmış yaşlı ak saçlı bir ihtiyar gibi duran bem beyaz tepesiyle Dokuzoluk, Gelin Kayası...Ya İmamıngırandan görünüşüne ne demeli..İhtişamı ile insanı büyüsüne kaptıran YOSMA karılar gibi salınıp duruyor karşımda.. Sen hep varsın bende. Seninle ölünce uzlaşacağımı anladım ben..Ama oda zor. Bana bir mezarlık yer vereceğinden bile şüpheliyim...Sen benim karşılıksız sevgilim oldun hep.Ve hep öyle kalacaksın. Hiç beni sevmedin, sevemedin nedense... Biliyormusun şimdi kimbilir kaç evladın gurbetin soğuk, bekar odalarında senin hasretinle yanıp tutuşuyor. Uykusuz gecelerinde ÖREN'in yolları,Gebeskesi, Dükkanyanı,Combulutu ve Dizginesi; ya da ne bileyim hırçın dereleri diye başlayarak bir sağa bir sola dönüp duruyorlar UYUYAMIYORLAR..
Sen bize sahip çıkmadın KÖYÜM kaybolduk biz.. Geleceğimizi ve hayallerimizi başka başka sehirlerde yitirerek ve harcayarak dönüyorlar sana. Onlar, senin soğuk, taş kadar soğuk yüzüne hasret. Ama sen, ama sen; bizim hayallerimizi hiçmi hiç ciddiye almadın ÖREN... Artık kovsanda dövsende istemesende gitmiyorum. Gidemiyorum. Ölüm yaklaştığında mezarlığa doğru yola çıkan filler gibi burada, senin toprağına gömülmeyi bekliyorum.. Hayallerini yaşayamamış ve geleceği elinden alınmış olarak geldim sana...Kucakla beni Köyüm... Yıllar sonra yavrusuna kavuşan anneler gibi sar beni. AL KUCAĞINA...
aMA YOK ; SEN HALA ESKİ öREN2 SİN, HİÇ DEĞİŞMEMİŞSİN..HALA SAHİP ÇIKMIYORSUN SENİ YAŞAYANLARA, SENDE YAŞAYANLARA... Oysa senin için doğuyor bu güneş ve senin üzerinde dolaşıyor bu martılar.. Karadeniz sana aşkını anlatmak için bu kadar hırçın. Oda benim gibi karşılıksız sevmelerin yorgunu.. Yağmur vefasızlığına yağıyor ey güzel köyüm..
ANLA BENİ..SANA GELDİM BEN...
Sunay Kakıl 25.03.2008